19 Eylül 2016 Pazartesi

Modern Tıbbın en büyük buluşu (!); Tele-Tıp, Medya-Tıp



Modern Tıbbın en büyük buluşu (!); Tele-Tıp, Medya-Tıp


   Toplumsal olarak çok büyük bir değişimden geçtiğimiz kesindir. Toplumumuz özellikle kültürümüz çoğu yönden büyük değişimlere uğramakta, toplumdaki bireyler olarak kişiliklerimizin toplumsal özellikleri yerini yavaş yavaş yerini bireysel özelliklere bırakmaktadır.  Daha bencil, daha egoist ve daha tatminsiz bireyler olmaya başladık ve bu durum günden günde daha da ilerlemektedir. 

   Şüphesiz bu değişimden sağlık algımız da nasibini almıştır. Eskiden sağlık talebi belki yaşamı sürdürebilecek ya da çalışıp para kazanabilecek kadar sağlıklı olma iken, gelişen zamanla bu talep sağlıkla ilgili bir sorun yaşamadan yani sağlıklı bir yaşam sürmeye yerini bırakmıştır. Olması gereken belki bu kadarıydı belki fazlasıydı bu tartışılır ama günden güne artan benci (ben-cil) düşünceler sağlık alanında da bu algı değişikliğini yeterli görmemeye başladı. Farkında olsak da olmasak da sağlık talebinde sağlıklı yaşam talebi yerini sonsuza dek yaşam, ölümsüzlük isteğine bırakmaya başladı. 

   Bu talebin gelişmesinde medyanın katkısı şüphesizdir. "Sağlıklı yaşamanın sırları, gençliğin formülü, uzun yaşamanın püf noktası" vb. dikkat çekici iddialarla, bencilliğimizi ve artan sağlık talebinin açığını fark eden bu açığı değerlendirmek isteyen umut tacirleri (bence gerçekten umut tacirleridirler) köşe başlarındaki yerlerini aldılar. Artan taleplerimiz karşısında emek harcama isteğinin de bir o kadar düşmesi bizleri fazlasıyla kolaycı insanlar yaptı. Okumadık, araştırmadık ve dahası medya araçlarından bize ne verildiyse ona inanmaya ve onları almaya başladık. Sormadan, sorgulamadan ulaşmak istediğimiz hedefe (aslında hangi hedefin bizim için en iyisi olduğuna inandırıldığımız hedefe) en kısa ve kolay şekilde ulaşmada hangi yolun bizim için en iyisi olduğunu söyleyenlere inanmaya başladık. Nitekim, bu tacirler tarafından -genç ölmenin sırrı- diye zehir satılsa (ki satılıyor) gerçekten genç yaşta ölmeyi sağlayacak zehirleri almaya yönlendirmekte. 

   Bir diğer konu da farkındalık. Sağlıklı yaşamda farkındalık adı altında, hayvansal gıdalar sağlıksızdır, kolesterol kötüdür, onu yeme bunu ye, şu ilaçlar bu bitkiler iyidir gibi yaklaşımlar, kişileri pek -hatta hiç- bilgili olmadıkları sağlık alanında çok yanlış yönlendirmeye sebep olmaktadır. Bu yanlış yönlendirmeler neticesinde sağlık taleplerinde büyük değişim olan kişiler kendisi için ne kadarının yeterli olduğunu ne kadarının doğru olduğunu bilmeden sorgusuz sualsiz bu yanlışlıklara direkt olarak uymaktadır.

  Bu durum umut tacirliğidir. Bunu yapanlar kesinlikle ve kesinlikle şarlatandır. Bu durum insanların bilgisizliklerinden yararlanarak onları dolandırmaktır. 

   Burada en büyük iş hekimlere düşmekteyse de, bireylerin sağlık algılarını yeniden şekillendirmeye de ihtiyaç vardır. Sağlık hizmetinin kimden talep edileceği, ne oranda ne zaman talep edileceği konusunda bilgilendirmeler yapılmalıdır. Doğru kişiye, doğru ilacı, doğru zamanda ve doğru dozda kullanılmasının sağlanması yani akılcı ilaç kullanımı bu noktada çok önemlidir. Tıp bilimi şarlatanların eline bırakılamayacak bir daldır. Kesinlikle ve kesinlikle sadece sağlık profesyonelleri tarafından bu hizmet verilmelidir. 

   Bu noktada şüphesiz iletişim çok önemlidir. Çoğu zaman birşeyin nasıl söylendiği ne söylendiği kadar önemlidir. İletişim konusunda sağlık çalışanları/profesyonelleri olarak iğneyi de çuvaldızı da kendimize batırmamız gerekmektedir.

   En temel fizik kanunlarından birisi şudur; Kainat boşluk kabul etmez! Eğer biz hekimler olarak, toplumun ihtiyaçlarını iyi tespit edemezsek, o ihtiyaçlara gerekli çözümleri sunmazsak ya da sunamazsak o boşlukları doldurmak isteyecek fırsatçılara meydanı bırakmış oluruz. Bu Tele-tıp, Medya-Tıp sorunu biraz da biz hekimlerin bu boşluğu bırakmasıyla olmuştur.

   Gerek mesleğini icra eden hekimlerimize gerek de tıp eğitimi alan öğrencilerimize bu konunun öneminin anlatılması gerekmektedir. Ancak böylece bu sorun çözüme ulaşacaktır.

   En kısa sürede bu bilinçle bilinçlenmemiz ümidiyle...



19.09.2016
dr.miralay

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder