22 Eylül 2016 Perşembe

Tıpta aşırı uzmanlaşma ve Aile Hekimliği

Tıpta aşırı uzmanlaşma ve Aile Hekimliği



   Teknolojik ilerlemeler günden güne artan bir hızda gerçekleşmektedir. Tabii ki bu gelişmelerden yakinen etkilenen sektörlerden birisi de tıp bilimidir. Globalleşmenin etkisiyle dünya; eski zamanlardaki birbiriyle dar sınırlar içerisinde sürekli etkileşim ve alışveriş içinde olan küçük köyler gibi bir köy halini aldı; "Global" bir köy. Bu globalleşme sayesinde tıp camiasında herhangi bir yerdeki gelişme artık tüm dünyanın hizmetine sunulması sağlandı, her yere en kısa sürede bilgi aktarıldı, böylece aynı konuda farklı yerlerde aynı araştırmanın sebep olduğu gereksiz zaman ve para kaybının önüne geçildi.

   Önlenen bu zaman ve para kaybı sayesinde yeni araştırmalara zaman ve imkan sağlanmaya başlandı. Hem teknolojik gelişmeler hem de bu globalleşmenin etkisiyle, tıp dünyası da çok hızlı gelişmeler gösterdi. Gelişen teknoloji sayesinde yeni cihazlar ile daha kolay ve daha doğru tanı konmaya, daha iyi tedavi imkanları elde edilmeye başlandı. Aynı zamanda bilginin elde edilmesi, paylaşılması ve saklanması da bir o kadar kolaylaştı.

    Bu kolaylık beraberinde yükler de getirdi. Yeni tanılar, yeni cihazlar ve yeni tedaviler gibi bilgi içeriği ve yükü çok büyük bir hızda bir çığ gibi artmaya başladı. Bu artan bilgi düzeyi tıpta uzmanlıklara bölünmeyi yani uzmanlaşmayı zorunlu hale getirmeye başladı. 100 yıl önce belki tıp ile alakalı 2 cilt kitap kadar bilgi birikimi mevcut iken, herhangi bir branşta herhangi bir hastalığa ait birkaç cilt kitap bulmak mümkündür. Bu kadar çok artan ve artmaya devam eden bilgi düzeyine hakim olmak kolay değildir ve uzmanlaşma zorunludur. Hatta artık yavaş yavaş neredeyse tüm uzmanlık branşlarında yandal uzmanlıkları da görülmeye başlandı. Örnek vermek gerekirse, eskiden herşeyden anlayan doktorlarımız vardı hemen hepsi pratisyen hekimlerdi. Sonra çocuk hastalarımızı çocuk uzmanlarına götürdük. Böbrek ve idrar yolları ile ilgili problemlerde ise artık pediatrik nefroloji uzmanlarına gitmekteyiz. Hatta pediatrik nefrologlar arasında hangi hastalıkta hangi pediatrik nefrolog daha iyi gibisinden araştırmalar da yapılmıyor değil. Uzman, daha uzman, daha spesifik uzman, en uzman döngüsü sürekli ve sürekli sınır tanımadan ilerlemekte..

   Tabii ki ileri uzmanlıklar gerekli ve olmalıdır. Tabii ki ihtiyaç halinde işin en spesifik uzmanına gidilmelidir. Ancak aşırı uzmanlaşmanın getirdiği bazı negatif özellikler de olmuştur. Çok çok spesifik derecede uzmanlaşma, hastaları artık birer birey değil birer organ ya da semptom (şikayet) olarak görmeye sebep olmaya başladı. Aşırı uzmanlaşma sonucu görme problemi olan hastalar sadece göz, karın ağrısı çeken hastalar sadece mide ya da idrar yaparken yanma şikayeti olan hastalar sadece idrar yollarından oluşuyor gibi değerlendirilmeye başlandı. Hastaların bizim alanımız dışındaki problemleri görmezden gelinmeye ve ilgi dışı bırakılmaya başlandı ve aynı zamanda diğer sistemler ile ilgili soru ve sorunları alan dışı olması sebebiyle belki de cevaplanmadı, cevaplanamadı. Belki de sırf bu aşırı uzmanlaşmalar yüzünden hastalar doğru yönlendirilemedi ve tanı almaları gecikti. Tam bu noktada hastaları bir bütün olarak değerlendiren bir branşa ihtiyaç duyuldu.

  Aslında bu sorun daha bu kadar aşırı uzmanlaşma yok iken, kendisi de doktor olan Dr. Francis Weld Peabody tarafından 1923 yılında farkedilmiş, daha o yıllarda aşırı uzmanlaşma sonucu hastaların ortada kaldığına, hastaları bir birey ve bir bütün olarak değerlendirecek bir uzmanlık branşının gerekliliğine dikkat çekmiştir. Aile Hekimliği Uzmanlığı gibi hastayı bir bütün olarak değerlendiren branşa olan ihtiyaç ilk defa böylece dile getirilmiştir. 

  Aile hekimliğinin 1974 yılında yapılan tanımına bakıldığında bu ihtiyaca uygun olduğunu görmekteyiz. Leeuwenhorst tarafından yapılan tanımlamaya göre Aile Hekimi; hastaları yaş, cinsiyet ve hastalık ayrımı yapmadan onlara kişisel ve sürekli temel sağlık hizmeti sunan uzman hekimlerdir.

   Topluma daha adil, daha etkin, daha faydalı sağlık hizmeti sunabilmek için, temel sağlık hizmetinin sunulduğu birinci basamak sağlık kuruluşlarında yani Aile Sağlığı Merkezleri'nde verilen sağlık hizmetinin daha çok güçlendirilmesi gereklidir. Aile sağlığı merkezleri hastaların her an ulaşabileceği, hemen her konuda onları değerlendiren daha önemlisi onları birer organ değil birer birey olarak değerlendiren aile hekimlerinin hizmet verdiği yerlerdir.  Aile Sağlığı Merkezlerinde verilen hizmetin güçlendirilmesi için yapılabilecek şeylerden en önemlisi bu temel sağlık hizmetinin mümkünse uzman hekimlerce yani Aile Hekimliği uzmanlarınca verilmesidir.

  Sağlık sisteminde bu yönde yapılacak bir düzenleme sayesinde belki de hastalar daha erken, daha kolay ve daha ucuz bir şekilde tedavi edilebilecek, hastalar bütünüyle değerlendirilip gerekli yerlere daha doğru bir şekilde yönlendirilebilecek ve aynı zamanda 2. ve 3. basamak hastanelerdeki hasta yığılmalarının önüne geçilmiş olacaktır. 





22.09.2016
dr.miralay


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder